18 Kasım 2010 Perşembe

Ege'nin ilk heceleri...

Bu annelik delilik diye söylüyorum doğurduğum andan beri ama bu akşam biraz daha yaşadım sanırım..
Ve annelikle babalığın aynı şey olmadığını da anladım..
Klasik bir akşam yaşıyorduk ailecek.. Ege salıncağında sallanıyor, Yücel Ege'nin yanında oturmuş TV seyrediyor, ben de tabi ki mutfakta ortalık toparlıyordum..
Birden kulağıma bir ses geldi. Suyu kapatıp dinlemeye başladım..
Ba ba ba ba ba ba ba...
Evet evet Ege'nin sesi.. Yaşasın oğlum baba diyor diye mutfaktan koşarak salona geldim.
Ege hala devam ediyor bu arada ba ba ba ba ba..
Çatlak bir anne edasıyla gözlerimden yaşlar süzülerek oğlumu kucakladım hemen..
Peki yanıbaşında oturan babası? O duymadı mı derseniz, tabi ki duydu ama sadece şaşkınlıkla bana bakmaktan başka bir tepki vermedi..
Aramızda geçen diyolag da aynen şöyle:
S -baba diyor duymuyor musun?
Y-Duyuyorum evet, ne var ki?
S-Ay sen beni çatlatırsın
Y-Sen zaten çatlaksın, şu haline bak, ağlıyorsun..

Anladım ki bizim hissettiğimiz şeyleri asla babalar anlamıyor ve anlamayacak da...
Anneler ve babalar ayrı dünyaların insanlarıyız biz :))

10 Kasım 2010 Çarşamba

Diş Buğdayı

Gene çok çok özendim bugün için..
Davetiyeler, diş şeklinde kurabiyeler falan filan...
Oysa biliyorum ki Ege kalabalıktan hoşlanmıyor ve günü bana zehir edecek..
Gene de ilk annelik heyecanıyla özendim işte...
Bugünün 10 Kasım olması nedeniyle saat 09:05 te evde saygı duruşunda durarak güne başladık.
Ege çalan sirenler ve bizim hareketsiz halimizden çok etkilendi.. Ve O da bize uyarak hiç ses çıkarmadı. Atatürk'ü andıktan sonra hazırlıklarımızı tamamlamaya başladık.
Sonra da misafirlerimiz gelmeye başladılar yavaş yavaş...
Herkes geldikten sonra tören faslına geçelim dedik..
Yere koyduk Egeyi, Önüne de laptop, kitap, kalem, Dayımızın isteği üzerine baget koyduk.. Ege yerdeki herşeyi bi yokladıktan sonra üzerinde Atatürk resmi olan kitabı alıp üzerine yattı...
Okumuş çocuk olacak belli yorumlarına, "Okuyacaktır mutlaka ama ATAÜRK'çü bir adam daha yetişiyor" yorumumla noktayı koyup, ağlamaya başlayan Ege'yi emzirme seansı için alıp odaya gittim. Sonrası işte lay lay loy loy...
Gün tadında birgün.. Yemekler yendi, çaylar içildi ve Diş Buğdayı partimiz de böylece sona ermiş oldu.
Günün sonunda gidenlere verdiğim diş şeklindeki kurabiyelerim çok beğenildi...