31 Mayıs 2010 Pazartesi

EGE' nin Gelmesine 1 Gün Kala!

Günlerdir uykusuzum... Günlerdir hazırlıkları kontrol etmekten kafayı yemek üzereyim...
Heyecanım artık bugün tavan yapmış durumda... Eve sığamıyorum.. Kendimi sabahın köründe sokağa attım..
Ama sokakta da çok fazla duramadım.. Anneme gittim kocamı bekledim orda...
Akşam Yücel aldı beni ve son kez ikimizin başbaşa olacağı evimize gittik.
Yücel herzamanki gibi biraz uyukladı ve biranda yattığı yerden fırladı. ne oldu, dedim..
-Bebek ağladı, uyandım dedi..
Hangi bebek, dedim.
-Bebek doğdu işte, ve de ağladı , dedi...
Anladım ki hiç belli etmemiş olsa da Yücel de çok ama çok heyecanlı...
Bense saatleri saymaya başladım bile.. aylar, haftalar, günler sayarken işte geldik son saatlere :))

Ve bu son saatlerde oğluma yazacak birkaç cümle bulamıyorum.. Kelimelerin tükendiği bir yerde durdum ve sadece saate bakıyorum...
Anne baba olmaya hazır mıyız bilmiyorum ama oğlumuz kucaklamaya hazırız...

İşte! Bu hamilelik anısı da buraya kadar! Yarın hamile değil, anne olacağım :)
Canım oğlum;
Bugün son kez taşıdım seni karnımda ve de son kez sen karnımdayken yatacağız..
Biraz tuhaf duygular yaşıyorum.. üzülüyorum... içimde olman ao kadar çok alışmışım ki meğer..
Hem seni kucaklamak istiyorum, hem de içimde kal istiyorum.. saçmalama sınırına geldim yani...
Karnımdaki hareketlerini özleyeceğimden eminim artık, bugüne kadar söyleyenlere hep itiraz etmiştim ama şu an anladım ki haklılarmış...
Şimdi elimizi karmına koyup sevelim seni babanla...
Sonra da uyuyalım.. uyuyalım ki yarın olsun!!!




22 Mayıs 2010 Cumartesi

Selin'in Karnı Burnunda Partisi

Çok da istediğim gibi bir parti olmadı tabi...
Karnın burnundayken organizasyon da yapmak zor oluyormuş, bunu öğrenmiş oldum..
Yedik, içtik, muhabbet sohbet, geçti gitti günümüz..
Davetiyelerim ve de gelenlere vermek için hazırladığım küçük hediyelerimiz anı kaldı bugünden bize..
Artık bekliyoruz EGE BEBEK gelsin diye...


14 Mayıs 2010 Cuma

Ege'nin geleceği gün belli oluyor...

Doğum iznime çıkalı 1 hafta oldu... Sürekli iş yapıyorum. Evde olunca insan ne çok yapılacak iş oluyormuş ve de bitmiyormuş bir türlü diye düşünüyorum durmadan..
Tabi işim 2 ye katlandı.. küçük küçük kıyafetler yıkanıyor, ütüleniyor, yerleştiriliyor.. Yatağı şurda mı dursun burda mı.. Yok halı mı alsak yeni, yok perde olmamış mı acaba gibi bi sürü sıkıntılı şey yaratıyorum kendime...
Neyse 14.mayıs görüş günümüz ve de doğum günümüzün belli olacağı gün geliyor..
Doktora giderkenki heyecanım anlatılır gibi değil.
Sevgili Doktorum Ahmet Varolan.. Takvimi eline alıp 1 Haziran olsun mu? diyor ve o an hayat donup kalıyor benim için..
Arkadan Ahmet Bey ve Yücel'in anlamadığım konuşmaları eşliğinde takvime kitlenmiş gözlerimle sayıyorum, sayılyorm ve 17 gün mü kaldı diye bağırıyorum... Herkes gülmeye başlıyor o halime ve Ahmet Bey.. Dur dur panik yapma hemen başka gün olsun istersen diyor..
Yok diyorum 1 haziran iyi de çok az kalmış, korkuyorum ben diye ağlamaya başlıyorum..
Benim gibi bir hamileyle daha önce karşılaşmamış olan sevgili doktorum çocuk kandırır gibi beni sakinleştirmeye çalışarak; gel sakin ol bakalım oğlumuz ne yapıyor diyerek ultrason odasına götürüyor beni..
Sadece 900 gr almış bebeğim, büyük bir bebek olmayacak diyor Ahmet bey.. Demin hissettiğim bütün duygular yerini üzüntüye bırakıyor bu sefer.. Bunu anlayan Ahmet bey bu sefer küçük olacak demedim, normal olacak işte diyor.. :)) Bu annelik nasıl bir deliliktir ya daha doğmadan yaşadığım şeyleri düşününce doğunca yaşayacaklarımı hayal bile edemiyorum..
Neyse önemli olan sağlıklı olması deyip, kalkıp odaya geri dönüyoruz.. Hastane seçimi başlıyor ve dr. tavsiyesiyle Osmanoğlu Hastanesi'ne karar veriyoruz.
Ve ben en çok korktuğum şeyi soruyorum Ahmet Bey'e.. Anestezi şekli ne olacak, diyorum..
Gülüyor ve tabi ki genel diyor, sana epidural olmaz... Kalp krizi geçirirsin orada,bana da geçirtirsin diyor..
ohhh biraz rahatlıyorum..
10 gün sonra görüşmek üzere randevulaşıp çıkıyoruz dr.dan.
Binbir duyguyu birden yaşadım bugün...
Ve bugün birkez daha anladım ki başıma geleceklerden haberim bile yok.. yaşayıp yaşayıp şaşıracağım sanırım..