23 Aralık 2011 Cuma

Ananne ve amanne kabusum

Merhaba blog...
Az sonra yazacağım şeyleri yazacağım için utanmıyor musun dersen.. evet utanıyorum.. Ama ne yapayım böyle hissediyorum..
Belki benim gibi hisseden birileri vardır, 1-2 yorum yaparlar da kendimi daha iyi hissederim diye yazıyorum :))

Canım Ege'm 1 hafta sonra 19 aylık olacak...
Bu 19 ayda bir sürü şey yaşandı evimizde.. Belki de birçoğu için o zaman da bu bir kabus demişimdir...
Ama hiç bu aralar hissettiğim gibi hissetmemiştim açıkçası...

Benim kabusumun adı ananne ve amanne.. :)) Ananneyi anlamışsınızdır da amanne ne diyorsanız o da babanne :)) bide abacım (baba)  var ama onun çok üstünde durmuyorum bu aralar...

Bakıcı kabusu yaşamayan şanslı annelerdenim aslında ben. Ege gündüzleri anneannesi ve babaannesiyle vakit geçiriyor.. 5 günü bölüşüyor anneanne ve babaannesi... 3-2, 2-3 şeklinde...
Bize geliyorlar bizde kalıyorlar.. Akşamları da hep beraber oluyoruz.. Bazı akşamlar da bırakıp kaçtığım oluyor tabi :p

Neyse sözü fazla uzatmayalım.. Geçen hafta başdönmesi hastalığım vuku bulduğunda Ege'yi amannesine bırakıp hastaneye gittim.. Akşama kadar da dönemedim.. Akşam döndüğümüzde Ege yüzüme bakmadı resmen ve o gün bugündür de durum aynı.. Hatta o akşam orada kaldık.. Ege koynumda yattığı için çok mutlu olmalıydı ama gece yarısı kalkıp yatağa oturup amanne ve ananne diye bağırdı dakikalarca...

Dün akşam da eve birazcık geç gittim.. Giderken de Ege' ye çok istediği birşey aldık.. Dındın (org)...
Ege çok sevinecek bu akşam beraber mutlu bir dındın akşamı yaşayacağız diye düşünürken...
Kutuya bakıp - aaaaaaaa dedikten sonra, amannesinin elinden tutup, orgu da alıp salona gitti... Açtılar ve başladılar çalmaya... Akşam misafirliğe gitmek için hazırlanmış olan amanne abacımla beraber çıkıp gitti..
5 dakika sonra evde olmadıklarını anlayan Ege yaklaşık yarım saat amanne ve abacım diyerek ağladı..
Onlarla dındın yapacakmış.. Gel benimle çal oğlum diyorum resmen ittiriyor beni yanından..
Akşamı birşekilde atlattık...

Ege uyuduktan sonra kendimle başbaşa kaldığım o nadir saatlerde beni bir telaş aldı.. Ege beni sevmiyor, telaşı... Moralim bozuldu resmen... 2 hafta önce bu çocuk bana yapıştı kaldı diye şikayet eden ben şimdi de bana yanaşmıyor diye dertlenmeye başlamıştım.. İşte çatlaklığımı bir kez daha kanıtlama fırsatı oldu bana..:))

Aynı şeylerin ananne versiyonunu da yaşadık defalarca...

İşte durum bundan ibaret dostlar... Ben Ege'nin amanne ve anannesini kıskanıyorum.. Hatta kıskanmakla kalmayıp gıcık oluyorum :)) Hissettiğim sağlıklı bir düşünce değil kabul ediyorum ama çatlak ana'da çok da emanet durmuyor gibi sanki :))

Sözün özü ! Ne olacak benim bu halim?


22 Aralık 2011 Perşembe

Yücel de oldu 35

Otuzbeş yaşını neşeyle karşılamış biri olarak kocamın otuzbeş yaşını da neşeyle karşılamak gerekiyordu... Bugün de kocam için 2 satır karalayayım bari...


Canım; yaş oldu 35... Şaka gibi di mi? 


Bu 35 yıllık ömrümüzün yarısı beraber geçti... 
18 olmak üzereydik ben sana aşık olduğumda, şimdi 35 olmuşuz.. Şaka gibi...


Ömrümüzün yarısı nasıl mı geçti?
kavgalar, 
tartışmalar, 
anlaşmalar, 
anlaşamamalar, 
sevmeler, 
sevgiler, 
aşklar, 
öpmeler, 
öpmemeler,
sevişmeler,
itiş-kakış,
sarıp-sarmalayış,
...............................
Böyle uzayıp giden bir liste bu...  Bu liste de şaka gibi...


Bu zaman boyunca yaşadığımız keşkelerimiz de olmuştur hatta pişmanlıklarımız da...
Çok kızdığımız da olmuştur, çok aşık olduğumuz da... Ama şimdi dönüp bakınca... Hepsi
Şaka gibi!


Çok süslü cümleler kuramayacağım şimdi...
Artık süslü cümleleri aşıp gerçek hayatla karşı karşıya kalacak kadar büyümüşüz çünkü...
Şaka gibi...


Seninle ilk tanıştığımız günü hatırlıyorum... Tanıştığımız değil de buluştuğumuz diyelim.. Onu yazayım, hayatımızın özeti gibi çünkü... Herşey Şaka gibi.. 


Yolda karşılaştık... Ben sana dışarı çıkarken beni de ara, sıkılıyorum dedim.. Telefon numarası verdim, sen yeleğinin içine yazdın.. Ben hayret ettim bu karekete. Hayret ettim ama içim  de ısındı bir anda..
Eve gittim, sanırım sen de eve gittin ki 5 dakika sonra beni aradın..
Ara dedin aradım dedin, içim bi daha ısındı...
Ertesi gün Taksime gittik, bi bira içtik... Her yudumda içim bi daha bi daha ısındı....


Sonra bi baktım 
Sevgili olmuşuz... Şaka gibi!
Sonra bi baktım gelin - damat olmuşuz... Şaka gibi!
Sonra bi baktım anne - baba olmuşuz... Şaka gibi!


Onu bunu bilmem ben... Şunu bilir şunu söylerim... 
Yaş olmuş 35...
Ömrümüzün yarısı beraber geçmiş... Şaka gibi...


Sözün özü Sevgilim!
İyi ki doğmuşsun, iyi ki varsın, iyi ki tanışmışız, iyi ki içimi ısıtmışsın, iyi ki işte iyi ki... 


Şaka gibi başlayan hayatımız, şaka gibi devam etsin!!!


Her günümüz neşeli, her günümüz kahkahalı, her günümüz Şaka gibi geçsin...


Hayatıma geldiğinde 17 idin, şimdi oldun 35...


Hoşgeldin sevgilim hayatıma....


İster 17 ol, ister 35... 


Hep böyle Şaka gibi olsun Yeter...


Seni Seviyorum....


Not: Bu yazı da oldu hayatımız gibi.. Yani Şaka gibi!!!