16 Ekim 2010 Cumartesi

Aaaaaa O Diş Mi?

Sıradan bir Cumartesi sabahı! Babamızın da evde oluşuyla çok neşeliyiz bu sabah..
Çekirdek aile oyunlar oynuyoruz, keyfimize diyecek yok..

Bir anda Ege parmağımı yakalıyor ve ısırıyor..
neee!!!! Isırıyor mu??? Nasıl yani???
Aaaa dişi çıkmış!!! diyorum..
Yücel de yok canım saçmalama diyor.. Bunu derken kendinden emin babamız çünkü dün doktorumuz da dişlerinin çıkması için çok erken, diş beklemeyin demesinin gücü büyük.
Ben eminim ama parmağıma bişi battığından...
Zorla ağzını açıp bakıyorum, bir süre uğraştıktan sonra görüyorum... :)
Evet evet bir diş bu...

Kalsiyum fazlasından böbreklerinde taş oluşmuş olan Ege'nin 4,5 aylıkken diş çıkarmış olması aslında pek şaşırtmıyor beni... Bide bu biraz genetik sanırım.. Benim de erken çıkmış dişlerim..

Her saçma şey gibi Ege'nin dişinin çıkmasını da şenliklerle kutluyoruz... :)
Deli gibi telefona sarılıyoruz.. Aile bireylerine haber veriliyor.. Her telefon ettiğimiz evde de sevinçle karşılanıyor bu haber ve onlarda katılıyorlar kutlamalara...

Deli miyiz diye düşünmüyorum artık..
Çünkü ben 1 aylık Ege'nin kaka yaptığını gördüğümde sevinç çığlıkları atarken kendimi bulduğum gün delirdiğimden emin olmuştum..
Şu andaki delilik hali beni çok şaşırtmıyor yani..

Şimdi sıra ilk dişimizi daha kalabalık bir ekiple kutlamak için Diş Buğdayı hazırlıklarında...

4 Ekim 2010 Pazartesi

İşe Başlayan Anne Olmak

Ve işe başlama vakti geldi çattı... 4 aylık Ege'yi bırakıp da nasıl gideceğim diye düşündüm günlerce... Her ne kadar sadece anne sütüyle besleniyor olmasa da mamanın üstüne mutlaka meme isteyen bebe ben yokken ne olacak diye düşündürdü beni kara kara...
Ege'nin emmediği zamanlarda sağdığım süt var biraz dondurucuda, işyerinde de sağıp takviye yaptım mı bir süre idare ederiz diye düşünüyorum...
4,4 ay sonra işte olmak heyecan vericiydi... bi sürü insan, bir sürü ses, bir sürü konu...
Unutmuşum nasıl birşey olduğunu...
Düşündüğüm kadar da zor geçmedi üstelik... En rahatlatıcı şey de Ege'nin artık çığlıklarla ağlamıyor olması tabi...
Ve en güzeli eve gitme heyecanı  ve de eve gidince Ege'nin bana gülümsemesi...
O gülümseme var ya o gülümseme..

İşte Anne demek bu gülümsemeye dünyaları verebilmek demek sanıyorum..