1 Haziran 2010 Salı

1 HAZİRAN 2011 EGE' yle buluşmak...

Uykusuz bi gecenin sabahındayız tabi ki...
Biraz heyecan, biraz korku, biraz endişe, biraz merak vs...vs..vs...
Nasıl yataktan kalktım, nasıl hazırlandım, ne yaptım ne ettim hiç bilmiyorum..
otomatik pilot yapıyor sanırım hepsini, ben de uzaktan bakıyorum...
Evde hatırladığım tek şey ; çıkarken kapıda durup - 2 kişi çıkıyoruz ama 3 kişi döneceğiz.. Bekle bizi şenlik başlıyor. dediğim.
Sonra annemle babamı alıp hastaneye doğru yola çıktık. Hastanenin kapısından gimek bile benim için çok zor oldu... Bu nasıl bir korku ya, ne biçim bi insanım ben.. Nasıl bi anne olacağım böyle korkularla...
Giriş işlemlerimiz tamamlandıktan sonra odaya yerleştik... Oda numarası 113.. Görünce önce şok oldum, Yücel' le gözgöze geldik ve sonra gülümsedik... ve ben umursamamaya karar verdim. Oysa 13 konusunda o kadar takıntıyımdır ki.. Belki de takıntımdan kurtulmama vesile olur bu oda diye bile düşündüm..
Sonra zaten birden kalabalık oldu, zaman yaklaştıkça da düşünecek durumum kalmadı..
Anneler, babalar, arkadaşlar, hemşireler, hastabakıcılar.. Sanırsınız düğün evi :)) Öyle bir kalabalık ve de gürültü var...
Bana pembe bir elbise giydirip, damar yolumu açtılar.. O an itibariyle ne olduğunun tam olarak farkına vardım ve de paniklemeye, korkmaya hatta ara ara ağlamaya başladım..
Bu arada doğum fotoğrafçımız Ece' de gelip foto çekmeye başladı bile...
Ve sonra.. ve sonra.. ve sonraaaaa...
saat 11:20 oldu, Ahmet Bey kapıdan içeri girdi.. Ve ben bir kez daha dünyadan koptum.. Gene sesler anlamsızlaşmaya başladı, gene dondum kaldım..
Ahmet Bey önce -Bu ne kalabalık, sonra da nasılsın dedi.. :))
Benim cevabım klasik tabi -KORKUYORUM!!!
Sonra herkes odadan çıktı, beni sedyeye yatırdılar ve gözyaşlarıyla hatta hıçkırıklarla odadan çıktım.. Odadan çıkarken saat 11:27 idi..

Ameliyathaneye girene kadar da hıçkırmaya devam ettim...
Sonra orda geyik muhabbetiyle beni sakinleştirip _hadi bakalım hazır mısın_ dediler.. ve sanırım cevabımı beklemediler.. ben de sonrası yok çünkü... Sonrası Ece'nin çektiği fotolarda sadece...
Gözlerimi açtığımda hissettiğm tek şey acı.. hemen gözlerimi geri kapatıyorum belki geçer diye ama geçmiyor..
Ufff bu ne ya... Kafamda bi sürü konuşan insan kafam şişmiş ama susun diyemiyorum..
Ama çok güzel bir bebeğimin olduğunu söylüyor herkes.. Acıya rağmen bi mutluluk oluyor içimde ama dışarı gösteremiyorum..  Zaten tüm güm kesik kesik.. net hatırladığım 1-2 şey dışında.
Biri bebeğimi getirdikleri an! Yanağıma koydular.. Kokladım şöyle derin derin.. Bide Annemmmmm!!! demişim onu hatırlamıyorum :)) Ama o koku hiç gitmedi burnumdan, sanırım ömür boyu da bende kalacak...

Hiç durmadan meme emmek istiyor, memelerim acıyor ve ben emzirmek istemiyorum..
Çok yorgunum ama uyuyamıyorum.. Bebeğin her gıkına açılıyor gözlerim..
Zor bir gün ve de gece oluyor benim için ama kafamı kaldırıp da gördüğüm şirin ufaklık için değer sanırım...
Bugüne ait bir diğer ve önemli not da ayağa kalktığım ilk andan.. Hiç kalkamayacağım, bir daha hiç yürüyemeyeceğim sandığım o anda yaklaşık 15 gün önce doğum yapan Haziran Anneleri grubundan Zeynep'in dedikleri geldi aklıma.. -cesaret edin ve ilk adımı atın, sonrası kolay!
Acıma rağmen zorladım ve ilk adımı attım, gerisi hakikatten kolaydı..
Birkez daha iyi ki varsınız Haziran Anneleri, dedim.

OĞLUM'a;
Hoşgeldin Canım Oğlum...
Uzun bir yoldan geldin. Yorgunsun! Yorgunum! Ama öyle güzel bir bebeksin ki yorgunluğunu hissedemiyor insan sana bakınca... Sen gelene kadarki geçen süreçte seni çok sevdim, şuandan itibaren de bu sevgin günbegün artacak, hissediyorum..

Senin yüzüne bakıp - İyi geceler oğlum; demek çok heyecanlı bişimiş..

Ve artık yeni bir dönem başladı.. Artık ANNEyim ben...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder