10 Ocak 2012 Salı

Yeni Oyunumuz "Anneee o ne?" ve "Anneee, derde?"

Normal gelişim sürecindeki bebeme cahillikten olsa gerek hayretle bakıyorum çoğu zaman...
Oysa artık büyüyor.. yaptığı, söylediği birçok şey zaten yapması gereken şeyler ama ben birazdan normal bir anne olmadığımdan dolayı büyük tepkiler veriyorum sanırım...

İlk, "o ne?" diye sorduğunda çok üstünde durmadım açıkçası.. tesadüfen ağzından çıkmış heceler gibi geldi bana.. 1-2 gün sonra bildiği bilmediği herşeyi parmağıyla gösterip "o ne?" dediğinde olayın gerçekliğinin farkına vardım ve coşkuyla cevap vermeye başladım... Sonrası mutluluk gösterileri, "aman da benim oğlum büyümüş de o ne diye sorarmış"lar, öpücükler falan filan..

Sonra mı ne oldu?

Bu kadar sevgi gösterisinden sonra Ege gördüğü ilgiden gayet memnun; hiç durmadan, bıkmadan, usanmadan, bildiği şeyler de dahil olmak üzere "o ne?" modunda yaşamaya başladı...

Ben mi ne yapıyorum?

Zaman zaman yeeeettteeerrrrr!!! diye bağırasım gelse de henüz hiç hayata geçmedi bu hissiyatım... Hala sabırla (ama kesinlikle ilk günkü coşkuyla değil) cevap veriyorum kendisine.. Bazen duymazdan gelmeye çalışıyorum. Çalışıyorum diyorum çünkü başaramıyorum... Sesini duymadığımı düşündüğünden çığlıklarla sormaya başlıyor hala duymadığımı düşünüyorsa burnunu burnuma sokup, gözlerini gözlerime dikip "Anneeeeeeee, diyor... Mecbur bakınca da "o ne?" yi yapıştırıyor... Sonra da kazandığı zaferin mutluluğuyla sırıtarak yanımdan ayrılıp sormak için yeni birşey arayışına girişiyor...

Böyle anlatıyorum ama şikayetçiyim sanma sakın blog.. Anne serzenişleri işte...

Gelelim diğer oyunumuza... Arabayla mini bir yolculuk sırasında başladı... Arabada koltuğunda oturmak yerine ön koltuğa geçmek istediği için çığlıklar atan Ege'yi kandırmak için "aaa bak aydede bizi takip ediyor" dedim..
Ege aydedeye doğru yöneldi ve ön koltuk arzusunu unutuverdi ama 1 dakika sonra yönümüz değişince ve de büyük binaların arasında kalınca aydede kayboldu.. Ege tekrar ön koltuk sevdasını hatırladı.. hemen yeni birşey bulmalıydım ve "aydedeeee nerdesin?" oyununu buldum... Ben söylüyorum Ege bakıyor.. "dok" diyor..
4-5 seferden sonra "derdesin" demeye başladı ve yeni oyunumuz böylece hayatımıza girmiş oldu...

"o ne?" den biraz daha zorluyor bizi aslında.. Çünkü "derde" diye bağırırken neyden bahsettiğini bilmediğimiz için sinirleniyor, bağırıyor, çağırıyor.. "O ne?" oysa ne kadar güzel bi oyunmuş diye düşündürtüyor insana bu durum doğal olarak..

Dün akşam elini mama sandalyesine vurarak "derde" diye defalarca sordu.. Bu arada tipi şöyle.. Önce elini masaya vuruyor, sonra ellerini iki yana açıp "derde" diyor, bunu derken de kafasını iki yana sallıyor... Defalarca sorduğuna azıcık sinirlenmediysem bunda bu şirin hallerinin etkisi büyüktür. Elimin altındaki herşeyi gösterdim.. "Bu mu?" diyorum.. cevap "cıks" :)) en son benden umudu kesip kendi bakınmaya başladı ve "buldum" diye sevinçle bağırdı. Aradığı şey bu aralar takıldığı taçlarımdan biriymiş.. E neden mama sandalyesine vurarak sorduğunu merak ediyorsanız, ben de bu sorunu cevabını 1 saat düşündükten sonra buldum. Tacı ilk eline alıp geldiğinde mama saatimizdi ve elimizde taçla mama sandalyesine oturduk ve o gün masaya elimizle vurarak müzüik yapmaca oynadık.. Ege'nin beyninde öyle kalmış ama -e be evladım ben onu nasıl hatırlayayım da, sen "derde" dediğinde, "işte burda" diye sana vereyim... Nerde bende öyle hafıza?

Sözün özü blog; hiç durmadan "o ne? ve "derde" diyen bir bebeğe sahibim....
Ve çocukluğuma dair hatırladığım, en çok duyduğum #annesözü nü anımsıyorum...
- Lütfen biraz sus Selin!!!

Ve diyorum ki yapacak bişi yok..
Armut dibine düşer!!!


1 yorum: